Kamp, Kızsal Mazeretler, Rota

Ey Gidi Po Ovası, İçmem Suyundan, İçmem…

Evet, iki kez göçük yolla karşılaşmış ve sonunda yol kenarında, yine bir vatandaşın bahçesinde, bir ağacın dibinde çadırımı kurmuştum. Vatandaş bahçesinde çadır kurmak beni hep endişelendiriyor. Dağda bayırda sorun yok ama bir anda özel mülke izinsiz girmekle suçlanma ihtimali var. O yüzden vatandaş bahçesinde kamp yapmak zorunda kaldığımda erkenden kalkar ve tüyerim ortamdan. İz bırakmam, iz bırakanlar unutulmaz dsufa. Günün şakası… devamını oku
Doğa

Enine Boyuna 3 Ay…

Turda üç ayı geride bıraktım. Kosova’yı ülkeden sayarsak, 14 ülke gördüm. Benim aklıma gelenler ve arkadaşlarıma sorduğum en’li sorular ve cevaplarını şöylece bir yazayım dedim. Daha eklenecek çok şey vardır eminim ama aklıma gelenler bunlar. Arada kesin unuttuklarım falan vardır, bilirim ben kendimi. Neyse, hadi bakalım, keyfini çıkarın. En uzun mesafe: Parma’nın 8 km gerisinden Lago di Garda’ya yaptığım 152… devamını oku
Doğa

İki Yol…

Sincap taarruzu sebebiyle kirletilmiş çadırımı toplayıp, güzelce bir kahvaltıdan sonra tekrar yola koyuldum. Pignone de taş döşeli kaldırımları ve genişçe meydanıyla diğer İtalyan köylerinden farklı değildi. Pignone’dan sonra önümde sağlam tırmanışlar ve sonunda da 992 rakımdaki Passo Casoni vardı. Bu yolu bana Massa’da evinde kaldığım Valter tarif etmişti. Buradan sonra tekrar aşağı inip, yaklaşık 1500 rakımdaki başka bir geçidi tırmanarak,… devamını oku
Doğa

Massa, Cinque Terre ve Yalnızlık…

Massa’ya vardığımda evinde kalacağım Valter’a mesaj attım ve yerimi bildirdim. İşleri uzadığı için bana şirketinin adresini verdi. Navigasyona adresi girdim ve ulaştığımda, gördüğüm bir kafeye oturarak beklemeye başladım. Aradan bir saat geçtikten sonra Valter’dan “nerede kaldın” gibisinden mesaj geldi. Oysa ben geldiğimi düşünüyordum dfjas. Hangi kafede olduğumu yazdım ve bu sırada hava da kararmak üzereydi. Valter’ın olduğu yeri beş kilometre… devamını oku
Diğer

Tüm İtalya, Tek Bir Ağızdan: “Erdogan?….”

Kamp yaptığım yerden Bologna’ya pek bir mesafe yoktu. Zaten ovada olmamın avantajıyla, dümdüz yollarla çok erken bir saatte Bologna’ya ulaştım. Şehir merkezini falan şöyle bir dolaştıktan sonra, içimde dünden kalan pizza hasretini bugün, burada bitirmeye karar verdim. Etrafta şöyle dolaşıp, pizza, şarap, üzerine de kahve olan bir kombinasyonu uygun fiyatla veren bir yer bulunca oturdum. Pizza menüsünden istediğimi söyledim, gülümsedi… devamını oku
Kamp

“abicim vino diyorum, vino!”

Kıçımı tramvaydan kurtarmış, huzur dolmuştum ama hala Po ovasındaydım. Venedik’in kenar mahallelerinden, kaybedenlerin, fakirlerin, işçilerin, göçmenlerin arasından geçerek yine Garmin’in benim için seçtiği herhangi bir yola girdim. Nasıl olsa bu bölümde istesem de yokuş bulamazdım ve Garmin’in benim için yapabileceği fazla bir sürpriz yoktu. Pazar günü olduğu için açık market bulamayacağımı biliyordum zaten de, en azından su alacak, belki bir… devamını oku
Kamp, Rota

Gavat Rick!

Yağmur altında kampı kurduktan hemen sonra yağmur dinmişti. Saat daha erkendi ve nehir gayet çekici görünüyordu. Normalde dere, göl falan gibi sulara girmeyi sevmem ama bir “yeminimi bozdum hulen” diyen Cüneyt Arkın edasıyla atıverdim kendimi sulara. Birkaç kez kendimi sulara bıraktıktan sonra, standart yemeğimiz olan makarnayı  da yaptım ve dünden tatmin olamamış metal müzik gazımı almak için müzik eşliğinde uyuya… devamını oku
Kızsal Mazeretler

Yağmur, Metal ve Diğer Şeyler…

Garmin’in yoğun ısrarlarıyla Ljubljana’yı da gezdikten sonra Metal kampa yetişmek için Tolmin’e doğru pedallamaya başladım. Köyler, kasabalar ve şehirler geçiyordum ama bisiklet yolları bitmek bilmiyordu. Ve teyzeler de beni sollamaya devam ediyordu. Yol üzerinde Kamn’in özellikle görmemi söylediği Skofja Loka’ya uğrayıp, taş döşeli yollarda biraz dolaşıp, suyumu da yenileyip tekrar yola koyuldum. Yollar ve manzaralar müthişti. Slovenya cidden güzel memleket.… devamını oku
Doğa

Ağlamıyorum, gözüme bişiy kaçtı…

Sonunda Slovenya’ya girebilmiş olmanın rahatlığı ile otobandaki ilk sapağa kadar bisikleti ittim ve ilk sapaktan saptım. Net bir hedefim olmadığı için, haritada görünen ilk yerleşime doğru devam ettim. Slovenya’daki yollar daha bir muhteşemdi. Bisikletini alan sokağa çıkmış, herkes Sagan gibi yardırıyordu. Slovenya’ya girdiğim andan itibaren bisiklet kullanımı baya arttı. Teyzeler dayılar beni sollayıp geçiyorlar, adamın morali bozuluyor. Beni her geçen teyze… devamını oku
Doğa

“Ablacım sürmüyorum, itiyorum”

Zagreb’e ulaştığımda internet bulup, evinde kalacağım arkadaşa mesaj yazmak için bir kafeye girdim. Kafedeki fiyatlar, Avrupaya hoş geldiniz! diyordu. Birayı ilk kez bu kadar pahalı görüyordum. En ucuz ne gördüysem onu söyledim, mesajı attım ve vücudun en temel besin ihtiyacı olan birayı daha ucuz bulabileceğim bir yer bulup oradan devam ettim hayatıma. Arkadaştan cevap geldi, barda abisi ve arkadaşı ile… devamını oku