Ay: Eylül 2016

Diğer

Tüm İtalya, Tek Bir Ağızdan: “Erdogan?….”

Kamp yaptığım yerden Bologna’ya pek bir mesafe yoktu. Zaten ovada olmamın avantajıyla, dümdüz yollarla çok erken bir saatte Bologna’ya ulaştım. Şehir merkezini falan şöyle bir dolaştıktan sonra, içimde dünden kalan pizza hasretini bugün, burada bitirmeye karar verdim. Etrafta şöyle dolaşıp, pizza, şarap, üzerine de kahve olan bir kombinasyonu uygun fiyatla veren bir yer bulunca oturdum. Pizza menüsünden istediğimi söyledim, gülümsedi… devamını oku
Kamp

“abicim vino diyorum, vino!”

Kıçımı tramvaydan kurtarmış, huzur dolmuştum ama hala Po ovasındaydım. Venedik’in kenar mahallelerinden, kaybedenlerin, fakirlerin, işçilerin, göçmenlerin arasından geçerek yine Garmin’in benim için seçtiği herhangi bir yola girdim. Nasıl olsa bu bölümde istesem de yokuş bulamazdım ve Garmin’in benim için yapabileceği fazla bir sürpriz yoktu. Pazar günü olduğu için açık market bulamayacağımı biliyordum zaten de, en azından su alacak, belki bir… devamını oku
Kamp, Rota

Gavat Rick!

Yağmur altında kampı kurduktan hemen sonra yağmur dinmişti. Saat daha erkendi ve nehir gayet çekici görünüyordu. Normalde dere, göl falan gibi sulara girmeyi sevmem ama bir “yeminimi bozdum hulen” diyen Cüneyt Arkın edasıyla atıverdim kendimi sulara. Birkaç kez kendimi sulara bıraktıktan sonra, standart yemeğimiz olan makarnayı  da yaptım ve dünden tatmin olamamış metal müzik gazımı almak için müzik eşliğinde uyuya… devamını oku
Kızsal Mazeretler

Yağmur, Metal ve Diğer Şeyler…

Garmin’in yoğun ısrarlarıyla Ljubljana’yı da gezdikten sonra Metal kampa yetişmek için Tolmin’e doğru pedallamaya başladım. Köyler, kasabalar ve şehirler geçiyordum ama bisiklet yolları bitmek bilmiyordu. Ve teyzeler de beni sollamaya devam ediyordu. Yol üzerinde Kamn’in özellikle görmemi söylediği Skofja Loka’ya uğrayıp, taş döşeli yollarda biraz dolaşıp, suyumu da yenileyip tekrar yola koyuldum. Yollar ve manzaralar müthişti. Slovenya cidden güzel memleket.… devamını oku
Doğa

Ağlamıyorum, gözüme bişiy kaçtı…

Sonunda Slovenya’ya girebilmiş olmanın rahatlığı ile otobandaki ilk sapağa kadar bisikleti ittim ve ilk sapaktan saptım. Net bir hedefim olmadığı için, haritada görünen ilk yerleşime doğru devam ettim. Slovenya’daki yollar daha bir muhteşemdi. Bisikletini alan sokağa çıkmış, herkes Sagan gibi yardırıyordu. Slovenya’ya girdiğim andan itibaren bisiklet kullanımı baya arttı. Teyzeler dayılar beni sollayıp geçiyorlar, adamın morali bozuluyor. Beni her geçen teyze… devamını oku