Karadağ’da Dijital Bir İz Bırakmak…

Tur sonrasında, en çok hangi ülkeyi beğendiğim sorusu sıklıkla sorulmuş ve verilen cevaplarda Karadağ hep ilk sırada olmuştu. Turda karşılaştığım en sıcak insanlar, en güzel doğa, kurulan en güzel dostluklar hep Karadağ sınırları içerisinde oldu çünkü. Henüz tura başladıktan 4-5 gün sonra Karadağ’a giriş yapmış ve acemi ve çekingen bir turcu olarak kendimi evimde gibi, çok rahat hissetmiştim.

Geçtiğimiz hafta, gözümde bir an canlandı.

Eski bir dağ yolunu bitirmiş ve tekrar yeni yapılan otoyola bağlanmıştım. Nikşiç yolundaydım ve günün büyük bölümü tırmanışla geçmişti. Zaten Karadağ, adının hakkını veren bir ülke, dağlık olmayan yeri neredeyse yok. Günün ve enerjimin sonlarına gelmek üzereydim. Vücudumdan akan terlere HES kursam, küçük bir köyün haftalık enerjisini sağlayabilirdim. Tek istediğim şey, Karadağ’ın da en çok sevdiğim özelliklerinden biri olan, olmadık yerlerde karşına çıkan restoranlardan birine denk gelmekti. Bu hislerle önümdeki yokuşu tırmanırken, yanımdan tepesinde garip bir kamera olan bir araba geçti. “O neydi gızz” dememe kalmadan uzaklaşan arabanın, Google’ın arabası olabileceğini düşünerek yola devam ettim.

Geçtiğimiz hafta gözümde canlanan anın sonrasında, Google maps’te o bölgeyi bulup, sarı adamı yola bırakıverdim. Bir süre ilerledikten sonra, terden ıslanmış gömleği, Hırvatistan’da kaybettiği ayakkabıları, Slovenya’da çaldırdığı şapkası, bilmem nerede düşürdüğü mavi eldiveni ile kendimi buldum.

Çok sevdiğim Karadağ’da, dijital de olsa kalıcı ve çok özel bir iz bırakmış oldum ve bu gerçekten çok güzel bir his hehe.

Koordinatlar: 42.628913, 18.681959 (buradan bi yüz metre yukarıda sağda abi, kime sorsan gösterir sdjfads)

İlk yorum yapan sen ol!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir